Hür Dava Partisi (HÜDAPAR), Diyarbakır’da “Kürt Meselesi’ne İnsani Çözüm” başlıklı bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, AK Parti MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, AK Partili eski vekiller Mehmet Metiner, Abdurahman Kurt ve Sait Yüce, gazeteciler, STK temsilcileri ve kanaat önderleri de konuşma yaptı.
İki gün boyunca devam eden çalıştayın sonuç bildirgesi hem Türkçe hem de Kürtçe okundu. "Dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması Allah’ın ayetlerindendir” ayetiyle başlayan bildiride, "Kürtler, İslam’ın ilk asrında İslam’la şereflenmiş ve İslam ümmetinin asli bir unsuru haline gelmiştir. Müslüman olduktan hemen sonra İslam’ın mukaddes beldelerinin muhafızlığını üstlenmiştir. Bağrından nice kahraman, âlim, mücahit ve lider çıkarmış olan Kürtler, ümmetin en zor zamanlarında büyük sorumluluklar yüklenmiş ve büyük bedeller ödemiş bir kavimdir" denildi.
"Kürtler bu coğrafyada azınlık değildir"
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yüzyılının toplumsal travmalar, katliamlar, kıyamlar, isyanlar, haksızlıklar ve hukuksuzluklarla geçtiğine işaret edilen bildiride, "Nereden bakılırsa bakılsın Kürtler başta olmak üzere bu topraklarda yaşayan bütün insanlar için bu yüzyıl, büyük bir kayıp oldu. Bu kayıp sadece Türkiye için değil, İslam coğrafyasının tamamı için de istikrarsızlık nedeni oldu. Kürtler bu coğrafyada azınlık değildir, bin yılı aşkın bir süredir Türk kardeşleri ile birlikte bütün zorlu badirelerin aşılmasında güçlü bir şekilde rol almıştır" ifadelerine yer verildi.
Bildiride, "Kürt meselesi sadece bir asayiş/şiddet veya terör meselesi değil; tarihi, siyasi, hukuki, sosyolojik, ekonomik, bölgesel ve uluslararası boyutları da olan çok yönlü bir meseledir. Doğru usuller kullanılmadığından çözüm gecikmekte bu nedenle sorun derinleşmektedir. Uluslararası güçlerin ve özellikle emperyalizmin temsilcilerinin sürece dahil edilmek istenmesi, meseleyi daha da içinden çıkılmaz hale getirecektir. Bugün emperyalist güçler, bu mesele üzerinden ilgili bütün ülkeleri bölük pörçük ederek siyonizmi bu coğrafyanın hâkim gücü haline getirmek istemektedir." görüşleri bildirildi.
"Tarihi tecrübelerden de istifade edilmemiştir"
Kürt meselesinin çözümünün ancak ulus devlet paradigmasının terk edilmesi suretiyle mümkün olabileceğine dikkat çekilen bildiride, "Devlet, çözüm için bu iradeyi ortaya koymalıdır. Meselenin adalet temelinde çözümü, insani ve İslami bakış açısı ve tarihi tecrübelerden istifade edilerek mümkün olabilir. Maalesef şu ana kadar doğru bir yaklaşım sergilenmediği gibi tarihi tecrübelerden de istifade edilmemiştir. Türkiye’de tüm kimlikler ve kültürler, kendi renkleriyle aynı tuvalde buluşmayı; kendi desenleriyle aynı ebru içinde yer almayı, kendi enstrümanlarıyla aynı ezgiyi seslendirmeyi, aynı karede yer alarak aynı ufka birlikte bakmayı ve ortak kaderi paylaştıkları ortak vatanda güzel bir gelecek kurmayı istemektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.
Kürtçenin anayasal güvenceye kavuşturulması, anadilde eğitimin önündeki bütün engellerin kaldırılması gerektiği ifade edilen bildiride, Anayasada Kürtlerin yokluğu değil varlığı güvence altına alınmalıdır. Bir önceki çözüm sürecinde yapılan hatalar bir daha tekrar edilmemelidir. Toplum nezdinde çözüme yönelik güveni zedeleyecek her türlü söz, tavır ve davranıştan mutlaka kaçınılmalıdır. Kürt meselesinin kaynağını oluşturan Kemalist zihniyetin ürünü olan darbe anayasası değiştirilmeli ve eşit vatandaşlık temelinde yeni bir anayasa hazırlanmalıdır” denildi.