Merhaba
Yıllar evvel İsviçre'de bir arkadaşım ile sohbet ediyoruz.
Konu dönüp dolaşıp "Doğu, Batı" konusuna tekabül etti.
'Çıplaklık, müstehcenlik, teşhir, ahlak' babına dayanınca,
Dostum: Bizim köyde bir adam sohbet meclisinde gayri ihtiyari yellenmiş. Ahali içinde dedikodu olunca ertesi gün adam utancından kendini asmış.
Tasvip edilecek bir durum mudur?
Elbette değil!
Bu örneği anlatmamın sebebi adamcağızın eylemi değil sahip olduğu "Ar, haya ve utanma" duygusudur!
Gunümüzde toplumumuzun çok az kısmını enterese eden, kaybolmaya yüz tutmuş 'erdem' duyguları!
Çıplaklık ve teşhircilik öyle bir noktaya geldi ki; Din ve ahlaki sınırları fersah fersah aşarak, örfi adetlerin, gelenek, görenek ve ânanelerimizinde ırzına geçti!
Geçenlerde bir Avrupa ülkesine seyahat eden bir yakınımın anlattığı; Caddelerinde bizim caddelerimiz kadar çıplaklık görmedim. Kadınlar eğileceği zaman bile dikkatlice eğiliyor…
Küfürlü konuşmak öyle bir raddeye geldi ki, içerisinde küfür ve müstehcen sözler olmayan yerli sinema filmleri izlenmediği için filmciler küfür yarışında birbiriyle rekabet ediyor.
Biz de ailecek oturup bu filmleri utanmadan izliyoruz.
Çocuğunun dilinden dökülen 'Eşşek' sözüne bile ağzına biber sürerim senin diye kıyameti koparan annelerimize selam olsun...
Mesele sadece çıplaklık değil.
Toplum olarak müthiş bir dumur süreci yaşıyoruz.
Ahlak konusundaki gerilemeyi sadece kadınların sırtına yüklemek vebâl olur.
Zira erkeklerin içine düştüğü hâl daha da beter!
Sapık ilişkileri sosyal medyada milyonlarca kişi tarafından görülen kişiler, hiçbir şey olmamış gibi yüzleri bile kızarmadan normalitelerine devam ediyor.
Yüz kızartıcı suçlar dahilinde olan (en azından toplum vicdanında) haksız kazanç, adaletsizlik, vurgun, talan gibi konular neredeyse legalleşti.
Kim ne koparırsa kârdır, gemisini kurtaran kaptan, al sat, bul sat, çal sat gibi israiliyat kökenli sözde atasözlerini referans alanların sayısı had safhada!
Ahlaksızlık bir toplum için beka meselesidir!
En az terör kadar hem de!
Terör sivrisinek ise ahlaksızlık bataklıktır!
Toplumun düçar olduğu tüm hastalıkların yegane ilacı, ahlak ve erdemi öncellemek, utanma ve haya duygularını fertlerde yeniden inşa etmektir.
"Utanmaz mısın be adam!" İthamının, muhatabının mana dünyasında tokat etkisi yaptığı bir manevi altyapı inşa etmektir!
Şimdi birileri kalkıp
"Mahalle baskısını mı savunuyorsun sen birader!"
Diye soracak ya!
"Evet birader, senin alanen utanmadan hemcinsinle sapkın ilişkine, her türlü ahlaksızlığına engel olacaksa, he ben mahalle baskısını savunuyorum!"
Ba husus; ülke insanları arasındaki ekonomik dengesizlik, refah seviyesindeki uçurum, adil olmayan gelir dağılımı toplumsal ahlakın gerilemesindeki diğer bir sebeptir.
Zayıf karakterli insanların acıktığında ilk yiyeceği şey imanı ve manevi değerleri olacaktır maalesef.
Hülasa; Her başlık ayrı bir makale konusudur.
Kısa kısa bahsetmeye çalıştığım. Ahlak gerilemesi konusu cidden bir beka meselesi olup mevzuya dair ne yapılabilir hususu elbette devlet yetkililerimizin, ilim erbabının ve kanaat önderlerinin cevaplaması gereken bir sualdir. Vesselam...