İnsanlık ABD'den büyüktür!

ABD Başkanı Trump'ın, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra yaptığı atamaların en tartışılır olanı şüphesiz Elon Musk oldu.
Trump'ın, Elon Musk'ı verimlilik Bakanı olarak atamasının ardından kurumlardaki yolsuzlukları araştırmak üzere yetkilendirmesi ki: Pentagon da buna dahil edildi, tüm bu gelişmeler Amerikan kamuoyunun ve Amerikan müesses nizamını yöneten erklerin daha şimdiden Trump'ın icraatlarının sorgulamasına ve eleştirmesine neden oldu.
Göreve gelmeden önce Rusya-Ukrayna savaşını bir günde bitireceğini ve Gazze'de barışı sağlayacağını iddia eden Trump, Rusya- Ukrayna savaşı konusunda henüz hiçbir şey yapabilmiş değil. Her ne kadar İsrail'in Gazze'deki soykırımını geçici olarak sonlandıran ateşkesin sağlanmasında ön almış olsa da, İsrail terör örgütünün elebaşı katil Netanyahu'nun ABD'de ağırlanış biçimi ve İsrail'e 7 milyar dolarlık silah satışının onaylanması, Trump'ın Gazze lehine herhangi bir eylemin içinde olmayacağı bilakis Siyonist lobinin uşaklığına soyunduğunu göstermiştir.
Tüm dünyanın gözü önünde katil Netanyahu'nun koltuğunu çekmesi ve ona tazimde bulunması Amerika Birleşik Devletleri müesses nizamının resmi politikasında hiçbir şeyin değişemeyeceğini ilan etmiştir. Başkanlar değişse de ABD politikasında İsrail'in konumu asla değişmeyecektir. Tüm bu olanlardan sonra Dünya kamuoyunda "ABD mi İsrail'i yönetiyor, İsrail mi ABD'yi yönetiyor?" sorusu ön plana çıktı.
Gelelim asıl konuya: seçim kampanyasında Trump'a 200 milyon dolar bağışta bulunan ve x sosyal medyasını Trump lehine sonuna kadar kullanan ABD'li iş adamı Elon musk, daha seçimlerin bitmesinin ardından milyarlarca dolar para kazandı. İş bununla da bitmedi ABD Başkanı Trump devletin en etkili kurumlarının gizli arşivlerini ve hatta hazine bakanlığı arşivlerini Musk'ın denetlemesine yetki verdi. Öyle ki bu konu Time dergisinin kapağına bile yansıyarak Elon Musk'ı başkanlık koltuğunda oturan temsili bir resimle manşet yaptı.
335 milyon nüfusa sahip olan Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 100 milyon evanjelist yaşamakta. İdeolojik olarak Siyonistlerle birbirine çok yakın olan bu iki sapkın düşünce Amerika Birleşik Devletleri'nin müesses nizamının temelini oluşturmaktadır. Kongreye seçilen sanatörlerin büyük çoğunluğu bu iki sapkın ideolojik mekanizma ve lobi tarafından belirlenir ve seçilir. Bunun karşılığı olarak da İsrail'in Arz-ı Mev’ud ve soykırım politikasına ciddi anlamda destek vermeleri sağlanır. Trump'ın Netanyahu ile birlikte verdiği poz ve Gazzelileri Filistin topraklarından sürgün etme planı tamamen evanjelist ve Siyonist lobilerinin isteğidir. Aslında İsrail'in Filistin'de yürütmüş olduğu katliam ve soykırım politikasının nihai amacı da budur. Filistinlilerin olmadığı bir Filistin amaçlanmaktadır. Bugüne kadar yapılan katliamların sebebi zaten buydu.
Trump'ın, Gazze şeridini bir gayrimenkul olarak gördüğünü açıklaması tüm dünya kamuoyunda tepkilere neden oldu. Batılı ülkelerin yöneticileri teker teker tepkilerini dile getirerek Gazzelileri sürgün planının bir insanlık suçu olacağını ve bunun asla kabul görmeyeceğini ilan ettiler.
Öte yandan 6 Ekim'den bu yana 100.000 şehit veren Hamas elbette böyle bir plana evet demedi, demez, demeyecek!
Vatan toprağını şehit kanıyla sulayan Filistin halkı 10 yıllardır Amerikan destekli işgalci İsrail terör örgütünün katliamlarına karşı topraklarını savundular, bu uğurda yüz binlerce şehit verdiler. Şimdi bir ABD başkanının topraklarınızı terk edin demesi ile vatanlarını terk edeceklerini mi zannediyorlar!
Bu çok saçma ve trajikomik bir teklif. Aynı zamanda ahlaksız ve alçakça bir teklif!
Başkanlık koltuğuna oturur oturmaz Panama'yı tehdit eden, Grönland'a çökmek istediğini söyleyen, Meksika, Çin ve Avrupa ülkelerine ekonomik anlamda savaş ilan eden hatta Kanada'yı bile Amerikan topraklarına katmak isteyen Trump neredeyse tüm dünyayı karşısına almak üzere.
Amerikan tarihinin en öngörüsüz ve diplomasiden anlamayan, iş adamı mantığıyla ülke yönetmeye çalışan bir başkanıyla karşı karşıya Dünya!
Bu ABD'nin çöküşünün ve hatta yıkılışının başlangıcı olacaktır.
Çin, Rusya, Türkiye, İran, Mısır ve Suudi Arabistan Amerikan emperyalizmine ve hegemonyasına karşı yepyeni bir pakt oluşturabilir. Avrupa Birliği ülkelerinde dahil olabileceği bir savunma paktı geliştirilebilir. Zira an itibariyle dünya üzerindeki en tehlikeli ve işgalci Devlet statüsünde bulunan bir ABD ile karşı karşıyayız. Sapkın Siyonizm’in emrine amade kılınmış ABD müesses nizamı sadece Müslümanlar için değil Hristiyanlar hatta Budistler için bile en büyük tehlike konumundadır. Elde ettiği ve sahip olduğu tüm teknolojiyi ve silahları insanlığın köleleştirilmesine ve Yok olmasına adayan evanjelist ve Siyonist zihniyet, teorik olarak tanrıyı kıyamete zorlama ideolojisini paylaşan iki sapkın tarikattır ve maalesef ABD'de bu sapkın evanjelist inancının 100 milyon civarında müntesibi bulunmaktadır.
Trump'ın söylemlerine inanarak bölgeleri için yol haritası çizen ve gelecek planları yapan tüm ülkeler büyük bir hayal kırıklığı içerisine düştüler. Zira Siyonist olduğunu her fırsatta açıklayan eski ABD başkanı Biden bile bu kadarını beklemiyordu.
Dünyayı bekleyen çok ciddi sorunlar var bununla birlikte ABD'nin bu şaşkaloz dış politikası sebebiyle dünya için yeni fırsatlar da var elbette. Önümüzdeki günler aylar ve yıllar ülkeler arasında geliştirilecek yeni konsorsiyumlara, paktlara ve stratejik savunma iş birliklerine gebedir.
Kendini Tanrı zanneden aptal bir ABD başkanı ile kadın ve çocukları katletmeyi Savaş zanneden alçak İsrail terör örgütünün katil elebaşı, elbette dünyanın kaderini belirleyemeyecektir! Buna güçleri yetmez yetmeyecektir, zira dünya, insanlık, merhamet vicdan ve adalet ABD'den de İsrail'den de çok daha büyüktür.
Yaşayıp göreceğiz.