İmamoğlu'na diploma şoku!

Bu hafta siyasetin en sıcak gündemi yine Ekrem İmamoğlu'ydu. 
İmamoğlu, her zaman olduğu gibi yine hizmetleri ile gündem olmadı! 
Alışa geldiğimiz mağduriyet algısı ile de gündem olmadı! 
İBB başkanı İmamoğlu, bu sefer sahte diploma iddiasıyla gündem oldu...
1990 yılında Girne Amerikan üniversitesi'nden almış olduğu diplomanın denkliği olmamasına rağmen İstanbul üniversitesi'ne yatay geçiş yaptığı ve İstanbul Üniversitesi işletme bölümünden mezun olduğu ve bu mezuniyetin hileli yatay geçiş sonucunda gerçekleşmesinden dolayı geçersiz olduğu iddiası gündeme oturdu. 
Konu ile ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı. 26 Şubat çarşamba günü İmamoğlu konuya ilişkin ifade verecek. 
Mesela o kadar şeffaf ve açık ki; CHP'li gazeteciler bile bu sefer İmamoğlu'nu savunamıyor! 
Bu tip konularda genellikle kendisine mutlaka mağduriyet hissesi çıkartmayı geleneksel hale getiren İmamoğlu, bu sefer baltayı taşa vurdu. Zira mesele çok basit: söz konusu üniversitenin kendi yayınlamış olduğu reklam broşüründe bile "1993 yılından bu yana tüm üniversitelerde denkliği sağlanmış" şeklinde bir ibare bulunmaktadır. Dönemin tüm kayıtları 90 yılında malum üniversitenin Türkiye'deki hiçbir üniversiteye denkliğinin olmadığını apaçık ortaya koyuyor. İmamoğlu'nun bu üniversiteden İstanbul üniversitesi'ne yatay geçiş yaptığı tarih ise 1990 yılını gösteriyor. Dolayısıyla 93 yılında denkliği kabul edilen Girne Amerikan üniversitesi'nin, 90 yılında Türkiye'deki hiçbir üniversiteye yatay geçiş sağlayabilecek denkliğe sahip olmadığı gün gibi ortadadır. Sözün özü Ekrem imamoğlu'nun diploması geçersiz. Hal böyle olunca cumhurbaşkanlığına adaylığı söz konusu olmayacak. Hukukçular meselenin sadece cumhurbaşkanlığı adaylığı ile kalmayacağını, Ekrem imamoğlu'nun bu diploma ile askerliğe başvurduğunu kısa dönem ya da yedek subay olarak askerliği yaptığı ve tüm kamu kurumlarına bu diplomayı referans gösterdiği için epeyce başının ağrıyacağını söylüyor. 
90 yılında üniversiteye girmek çok da zor değildi aslında. Orta seviye zekaya sahip her lise mezunu en kötü ihtimalle bir açık öğretim fakültesine kayıt yaptırarak 4 yıllık bir üniversiteyi rahatlıkla bitirme imkanına sahipti. Sayın imamoğlu'nun Türkiye'deki bu avantajdan faydalanmayıp Kıbrıs'ta ki Türkiye'de denkliği bile olmayan bir üniversiteyi bitirmesi ve hileli yolla yatay geçiş yaparak İstanbul üniversitesi'ne kayıt yaptırması şaşılacak şey doğrusu! 
Uzun zamandan beri Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a rakip olarak piyasaya sürülen Ekrem İmamoğlu, batılı ülkelerin Türkiye misyonlarının desteğini alarak hasbelkader İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının ardından, kendisini adeta Cumhurbaşkanı olmuş gibi görmesi ve İstanbul'a hizmet etmek yerine şahsi hırslarına yenilip cumhurbaşkanı olma sevdasına düşmesi gerçekten trajikomik bir durumdur. 
Sebebine gelince 23 yıldır ülkeyi yöneten, Türkiye'yi adeta yeniden kuran, yeni Türkiye'nin mimarı olan ve Türkiye'yi uluslararası arena'da Süper lig'e taşıyan Recep Tayyip Erdoğan gibi bir dünya liderinin karşısına rakip olarak çıkması en başta kendi kendisine zulmetmesidir! 
Fransa'nın ünlü le point dergisi, yeni sayısında kapağına 4 lider taşıdı ve şu manşeti attı: "dünyaya yön verecek 4 lider"
Bu liderler kimdi biliyor musunuz? 
"ABD Başkanı Donald Trump, Çin devlet Başkanı Xi Jinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan!"
İsmi tüm dünyada karşılık bulan, yeni dünya düzeninde A takımında gösterilen, gitmiş olduğu ülkelerde kahraman gibi karşılanan, insani ve vicdani politika ile sadece İslam dünyasının değil tüm dünya mazlum halklarının gönlünde taht kuran, sömürülen ve ezilen halklara umut olan Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına Ekrem İmamoğlu gibi bir figürü çıkartmak, aslanın karşısına fareyi çıkartmaktan farksızdır. 
Türkiye siyaseti tamamen ideolojik saplantılarla güdülmektedir. %20 civarında kemikleşmiş bir ideolojik marjinal seçmen kitlesine sahip Cumhuriyet Halk partisi tabanı Ekrem İmamoğlu'na hizmetlerinden veya siyasi marifetlerinden dolayı oy vermiyor, sadece Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı, mütedeyyin ve muhafazakar kitleye duymuş olduğu nefret dolayısıyla oy vermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkede yaşayan 85 milyonun her birine bedava daire verse, her ay 100.000 lira maaş bağlasa emin olun ki bu kitle yine Erdoğan'a oy vermez ve yine eleştirirdi!
Geçtiğimiz yıllarda üst üste gelen pandemi ve arkasından deprem felaketiyle birlikte sarsılan ekonominin AK Parti hükümetine karşı toplumda oluşturmuş olduğu itiraz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bazı yerlerdeki büyükşehir belediyelerinin Cumhuriyet Halk partisi tarafından kazanılması sonucunu doğurdu. Tüm yaşam felsefesini Tayyip Erdoğan'ı yenmek üzerine bina eden kitlenin, CHP lehine oluşan Bu kısa süreli ve geçici rüzgara İmamoğlu'nu bindirip uçurarak ortaya çıkardığı bir kağıttan kaplan dan başka bir şey değildir İmamoğlu!
Allah aşkına; gittiği her ülkede kahraman gibi karşılanan, düşmanlarının dahi kendisinden övgüyle bahsettiği bir Recep Tayyip Erdoğan'ı, bir de karşısına aday olarak çıkartılan üniversite diploması bile şaibeli siyasette mağdura yatmak ve trolleri vasıtasıyla algı yapmak, siyaset yaptığı partiyi dizayn ederek kendisini Belediye Başkanı yapan liderini bile türlü şaibelerle koltuğundan düşürmekten başka hiçbir vizyon ve başarısı bulunmayan bir adamı düşünün!
Maalesef biz üç beş yıldır bu çapsız adamı konuşuyoruz...
Bu ne yaman bir çelişkidir yahu!
Yapmayın Allah aşkına!..