Şehit Haniye, katillerinden daha uzun yaşayacak!
Yazıyı kaleme aldığım saatlerde, HAMAS Siyasi Büro Şefi ve Filistin direnişinin efsanevi komutanı İsmail Haniye’nin, İran’da kalleşçe bir suikast sonucu şehit olduğu haberi Müslümanları ve Filistin davasına gönül veren herkesi derinden sarstı.
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun..
“Biz Allah’tan geldik ve ona döndürüleceğiz”
Şehadetin en izzetli son olduğuna ve şehitlerin ölmediğine iman eden bir dinin mensupları olarak elbette İsmail Haniye’nin şehadetini de bu doğrultuda karşılıyoruz.
Ve fakat; Meselenin diğer tarafında sorulacak sorular ve belki de hesaplar var!
Katil ABD ve seri katil İsrail aynı çizgide ve aynı Siyonist gaye etrafında kuyruklarını birbirine dolamış iki kuduz köpek misali, Gazze’de başlatılan Müslüman soykırımını kısa vadede Ortadoğu ülkelerinde, sonrasında ise tüm dünya geneline yayarak Siyonist bir Yahudi hegomonyası oluşturma hayali ile her türlü toplu katliamları ve insanlık dışı vahşeti yapmaktadır.
İsmail Haniye suikastı, sadece HAMAS’a karşı yapılmış bir eylem değildir.
Bu acziyetin ve korkaklığın pençesinde izzetini ve onurunu kaybetmeye ramak kalmış İslam dünyasına karşı bir meydan okumadır!
İran Dini lideri Hamaney, suikast sonrası hamasi sözler sarf ederek “İntikamı alınacak” türünden kuru laflar ederek tabiri yerindeyse topu göğsünde yumuşatıp birkaç kınama ve intikam yeminiyle geçiştirmeye çalışıyor.
İran’dan hiçbir halt olmaz!
Daha önce en üst düzey komutanlarını öldüren İsrail ve ABD’ye karşı da bu yeminler edilmişti.
Peki ne oldu?
Önceden uyardıkları ABD üs bölgelerinde boşaltılmış arazilere üç beş füze atarak intikam aldıklarını söylemediler mi?
Haniye’nin, İran’ın Başkentinde ve başkentin göbeğinde şehit edilmesi İran’ın güvenlik zaafiyeti midir, yoksa ihaneti midir?
Bu gayet doğru ve makul bir sualdir.
Zira İran’ın 7 Ekim’den bu yana uyguladığı siyasi strateji nedense hep katil İsrail Terör Örgütü’nün işine yaradı.
İran’ın yaptığı her hamle, siyasi mevta konumunda olan Katil soykırımcı Naziyahu’ya hayat öpücüğü oldu.
Açık ve net söylüyorum, yaşananları ölçüp tarttığımda, ABD ve İsrail’in soykırımında üçüncü ve gizli ortağın İran olduğunu diyesim var!
Kendi ülkesinde konuk bir başka ülke liderini koruyamayan bir İran olabileceğini düşünemiyorum!
Dünya’da muz cumhuriyetlerinde bile böyle bir olaya rastlamak çok zordur.
Soru şu; Haniye’nin ısrarlı ve başarılı Filistin direnişi, ABD ve İsrail’i tabi olarak rahatsız ediyordu. Ancak, Haniye’nin varlığı İran’ı neden rahatsız ediyordu ve hangi projeleri için tehdit olarak görüldü?
İran’lı yetkililerin bu suikast ile ilgili söylediği ve söyleyeceği her söz, kuracakları her cümle islam dünyası tarafından şüphe ile karşılanacaktır ve karşılanmalıdır da!
Bu olay güvenlik zafiyetiyle izah edilebilecek kadar masum değildir!
İran, İsrail’den hesap sorma nutukları atmadan önce, bu suikastte kendi masumiyetini izah ve ispat etmelidir.
Öte yandan; Gazze ve daha evvelinde 75 yıllık İngiltere, ABD ve İsrail Terör Örgütü tarafından Filistin topraklarında işlenen katliam ve soykırım konusunda bir türlü bir araya gelemeyen, kendi şahsi çıkarlarını Kudüs davasının üstünde tutan ve hele hele 7 Ekim’de başlayan Gazze soykırımında kınamaya dahi korkan alçak Arap yöneticileri, tıpkı ABD kadar, tıpkı İsrail kadar bu katliamlardan sorumludur ve tarihe kara bir leke olarak geçeceklerdir!
Bu iş artık çığrından çıktı. Şirazeden çıktı!
Adına ne derseniz deyin ama artık bu savaşın diplomasiyle, sözlerle, cümlelerle durması imkansız görünüyor.
Zira katil başı Caniyahu, arkasına ABD başta olmak üzere (bazı batılı devletler müstesna), batılı ülkelerin desteğini alarak tüm dünyaya meydan okumayı sürdürecek.
Bölgemizi ve uzun vadede tüm dünyayı kana bulamayı göze alacak kadar gözü dönmüş bu caniyi ve İsrail denilen terör yapısını durdurmanın tek yolu “GÜÇ”” ve “ZOR” dan geçmektedir.
Bu terör yapısı ve destekçileri , karşılarında kendilerine emsal bir güç birliği görmedikçe tüm masumiyetlerin ırzına geçmeye, insani değerlere tecavüz etmeye, yakmaya ve yıkmaya devam edeceklerdir.
Sonuç olarak; Adı var ama kendi yok “İslam İşbirliği Teşkilatı” acilen toplanmalı, yaklaşan tehlikenin farkında olarak “Ekonomik, siyasi ve askeri” bir güç birliği oluşturmalıdır.
Bunu hemen yarın yapmalıdır.
Aksi takdirde bu kanlı soykırım, önce zayıf ülkelerin ve daha sonra her ülkenin kapısını çalacaktır.
Bu bir varsayım değildir. Tüm yaşadıklarımızdan sonra kesin bilgi ve kaçınılmaz nihayettir.
Son söz olarak; Libya’nın efsanevi kahramanı Ömer Muhtar’ın mahkemede söylediği sözü hatırlatmak isterim.
Ne demişti büyük kahraman “Ben cellatlarımdan daha uzun yaşayacağım!”
Bugün İsmail Haniye’yi şehit eden alçak katil sürüsü de şunu bilmelidir ki; İsmail Haniye onu öldürdüğünü zannedenlerden çok daha uzun yaşayacaktır. Zira ŞEHİTLER ASLA ÖLMEZ!