Cezalar artırılsın
Ordu’da ailesiyle birlikte bir lokantaya giden Ordu Cumhuriyet Savcısı, içerde lokanta sahibi ve çalışanlarıyla tartışma yaşadıktan sonra lokantanın kamera kayıtları görüntülerine göre ailesiyle dışarı çıktığında çalışanlar ve lokanta sahipleri tarafından ailesi ve 9 aylık çocuğunun önünde darp edildi.
Küçük bebek bu saldırı esnasında hafif yaralandı.
Dün yaşandı!
Kamera görüntülerini izledim. İçerde yaşanan tartışmanın nedenini bilmiyorum ancak lokantanın dışında yaşananlar kamera görüntüleriyle sabittir ve Savcı, ailesiyle birlikte arabasına doğru yönelmişken açıkça saldırıya uğruyor.
Gazeteci İsmail Saymaz, haberi çarpıtarak Halk tv’de, “Savcı , kendisine yer verilmediği için lokanta sahiplerini gözaltına aldırdı” şeklinde yayımladı.
Daha sonra görüntüler ortaya çıktığında, Saymaz, sosyal medyasından bin bir mazereti gerekçe göstererek savcı beyden ve ailesinden özür diledi.
Şimdi, bunun neresini doğrultalım!
İsmail Saymaz, aslında donanımlı bir gazetecidir. Yılların gazetecisi Saymaz, nasıl böyle bir gazetecilik fecaatine imza atar?
Araştırmadan ve bilgilerin doğruluğunu teyit etmeden böyle bir habere neden balıklama atladığının tek bir cevabı olabilir; “İdeolojik saplantı”
Gazetecilik objektif ve tarafsız olmayı gerektirir. Sayın Saymaz bunu hepimizden daha iyi bilmesi gereken bir meslektaşımızdır. Bu masa başı habercilik kendisine hiç yakışmadı ve elbette bunun hukuki bir karşılığı da olacaktır kendisi için.
Konu etmek istediğim asıl mesele, bu asparagas habercilikten ziyade, Sayın Savcı ve ailesine yapılan vandallığı irdelemek!
Saldırıya uğrayan kişinin bir savcı olmasından bağımsız olarak, hemen hemen her gün muadillerine defaten şahit olduğumuz magandalıkların ve Vandalların saldırılarının giderek arttığına da şahit oluyoruz.
Ülkemizin her yerinde vuku bulan bu saldırganlığın altında yatan sebepler nedir?
Cehalet mi, merhametsizlik mi, eğitimsizlik mi, tahammülsüzlük mü?
Trafikte hiç tanımadığı kişilerle kavga eden, yetmedi önünü kesip silahla tehdit eden tipler bu cesareti nereden alıyor?
Geçtiğimiz yıllarda yine İstanbul’da trafikte iki adamın bir kadının aracının üstüne çıkarak nasıl tepindiklerini televizyondan izlerken erkekliğimden utanmıştım!
Bu psikopat tipolojileri cesaretlendiren tek şey tahammülsüzlükleri değildir elbette!
Öyle masum cümlelerin arkasına sığınıp “Sinirime hakim olamadım” cümlesiyle geçiştirilecek bir hadise değildir!
Tıpkı adam öldüren birinin hakim karşısına kravat takıp “Pişmanım hakim bey” demesi gibi!
Hadi oradan yavşak!
Masum insanları darp edeceksin, ailesine, korku dolu anlar yaşatacaksın, gidip masum bir insanı öldüreceksin veya yaralayacaksın, sokakta yan baktı diye genci döveceksin, yol ortasında kadınları tartaklayacaksın, cafeye gelen kadın müşterini yan masadaki ırz düşmanlarına satmaya kalkacaksın, kadınlar direnince de bir güzel darp edeceksin, Hakim karşısına çıkarken de boynuna bir kravat takıp “Pişmanım Hakim bey” Öyle mi!
Hadi oradan!
Bu vandallıkların ve saldırganlığın cüret bulduğu en önemli sebep kanunlarımızın suçlulara karşı uyguladığı cezaların yeterince caydırıcı olmamasından kaynaklanmaktadır.
Kanunlar suç işleyen birinin canına okumalı!
Ceza manyağı yapmalı!
Öyle ki; Bir daha bırak suç işlemeyi, aklından bile geçirememeli.
Söylediklerimden suçlulara işkence edilsin gibi bir sonuç çıkartılmasın. Hukuki ve medeni cezalardan bahsediyorum.
Bu tip ruh hastaları öyle ilk duruşmadan sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmemeli. Mahkeme süreçleri bilinçli olarak uzatılmalı ve tutukluluk halleri mahkeme süresince devam etmeli. Cezasını yattıktan sonra bile sürekli kontrol edilerek Devletin adalet yumruğunu her an tepesinde hissetmeli.
Bak bakalım suç oranları düşüyor mu, düşmüyor mu?
Yürütme ve Yasama organları ülkemizde giderek artan bu nev’i şiddet olaylarının önlenmesi için acilen tedbir almalı, caydırıcı cezalar için kanunlarda değişikliklere gitmelidir.
Ordu’da ailesi ile birlikte saldırıya uğrayan Savcı Mücahit Şamil Koca’ya ve ailesine geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.