KÜÇÜK ESNAFIN VERGİ YÜKÜNÜ AĞIRLAŞTIRMAYIN!
Ülkemizin içinden geçtiği ekonomik darboğazın farkındayız. Toplum olarak devletin yükünü hafifletmek için fedakarlık yaptığımızı düşünüyorum.
Özellikle yakın tarihimizde yaşanan “Gezi olayları, terör hadiseleri, 15 Temmuz darbe girişimi, pandemi” gibi badireler ekonomimizi zor bir sürece soktu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi, dışardan destekli manipülasyonlar ile Türk lirası uluslararası piyasa da değer kaybettirildi.
Tabi tüm bunların faturasını siyasi açıdan oy kaybederek birçok büyükşehir belediyesini kaybederek hükümet ödedi.
Ancak; Ekonomi cihetinden vatandaş ta büyük bir bedel ödedi ve ödüyor. Ekonomide gelinen kötüleşmenin sebebi olarak hükümetin ekonomi politikasını suçlamak veya tek müsebbip olarak göstermek elbette doğru olmaz, etikte değildir. Zira, ekonomi ulusal ve uluslararası birçok bileşeni olan çok başlıklı bir konudur.
Hükümetin doğruları da, yanlışları da olmuştur fakat, küresel boyutta yaşanan olayların etkisi en büyük etken olarak kendisini göstermiştir.
Hem zaten kırılgan bir ekonomiye sahip olduğumuz bugüne has bir gerçeklik değil.
Yetmiş sente muhtaç olduğumuz ve memur maaşlarını ödeyebilmek için batının kapısında beklediğimiz günlerden, bugünlere mirastır belki!
Her neyse, lafı döndürüp dolandırmaya gerek yok. Mevcut şartlarda ülke ekonomimiz malum. Halkın alım gücü ve refah düzeyi gayet sarih ve görünür. Hal böyle iken, son günlerde Maliye Bakanlığı’nın çıkarmış olduğu yeni mali düzenlemelerle ilgili saha da çok şikayetler var.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in samimiyeti ve becerisinden asla şüphe etmiyorum. Ve fakat; Özellikle dar gelirli küçük esnaf zaten mevcut hayat şartlarından ve pahalılıktan şikayet ederken, geçim sıkıntısı altında ezilirken yeni yeni vergi türlerine, sıkı denetimlere gerek var mıydı diye sormadan edemiyorum.
Somut örnek vermek gerekirse; Kenar semtte toplamda bir kg altın sermayesi ile kuyumculuk yapan bir küçük esnafın, varoş mahallede pide fırıncılığı yapan bir ekmekçinin ya da benzeri küçük bir bakkal dükkanı işleten bir esnafın sürekli denetimlere tabi tutulması ve yeni vergi kalemlerinin çıkartılması elbette bu esnaf üzerinde olumsuz bir baskı oluşturuyor. Zaten günlük kazandığı para ile kıt kanaat geçinebilen bu nevi küçük esnafın üzerine gidilmesi yerine, büyük işletmeler, zincir AVM’ler ve benzeri zengin işletmeler daha fazla denetim altına alınarak kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilmesi daha doğru değil midir?
Ekonomi, siyasal bedel ödemeyi gerektiren bir faktördür. Vatandaşın saha da karşılığı ve gerçekçiliği olmayan rakamlar üzerinden vergilerle bunaltılması seçim dönemlerinde oy tercihinde önemli pay sahibi olacaktır.
Hususen dar gelirli ve orta ölçekli küçük işletmeler koruyup kollanmalı ve desteklenmeli ki ayakta kalabilsinler. Bugün bir pide fırını dediğinizde orada en az on kişi çalışmakta ve istihdam konusu da katma değer üreterek ülkemizin işsizlik sorununa olumlu katkı sağlamaktadır. Bu ve benzeri küçük işletmelere getirilecek aşırı vergi yükü hem vatandaşı mevcut hükümete karşı küstürecek hem de bu nevi iş yerlerinin kapanmasına sebep olacağı için işsizlik konusunda istatistikler süratle yükselecektir.
Vergi devletin ayakta kalması için en önemli kazançtır ve elbette devletimizin savunma sanayi başta olmak üzere güçlü hatta çok güçlü olması vatandaş olarak hepimizi gururlandıracak ve vatanımızda güven içerisinde yaşamamızı sağlayacaktır.
Ancak bunu yaparken vatandaşlarımızı, devletimize küstürmemek gerekir diye düşünüyorum. Vesselam…