İstanbul
KAPALI
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

İLİM DİLİ

YAYINLAMA:

Türkiye'de de ilim alanında özgün eserler ortaya konulmaktadır. Fakat benim üzüldüğüm nokta bu eserlerin İslam dünyasındaki diğer ilim adamlarının dikkatini çekmemesi, onların yararlanamamasıdır.
Halbuki bu eserler belki de başka bir toplumun ilim adamları tarafından okunsa, fikirlerin geliştirilmesine katkı sağladığı gibi, o ülkelerdeki düşünürlerin belki ulaşamayacağı ya da çok uzun yıllar sonra ulaşacakları bir yorumu elde etmesini sağlayacaktır.
Bu nedenle bizdeki ilmi çalışmaların İslam dünyasında dil engeli nedeniyle okunamaması, takip edilememesi ne kadar büyük bir kayıp.
Bazen bakıyorum, Arap dünyasında çok sıradan bir ilim adamı ve araştırmacının eseri hemen yayılıyor ve dilimize çeviriliyorken bizim yazarlarımızın, araştırmacılarımızın ve ilim adamlarımızın eserleri bilinmiyor...
Bu durum eserlerin Türkçe verilmesinden kaynaklanıyor. Türkçe bir ilim dili olmadığı gibi, diller açısından kıyıda kalmış ve Türkler dışında kimsenin ilgilenmediği bir dil olmasından kaynaklanıyor. 
Bu sıkıntı sadece ilmi veya dini eserler açısından değil, edebi eserlerimiz açısından da büyük bir kayıp. Bir Akif büyük bir şair olmasına rağmen, bir ikbal gibi tanınmamaktadır. Üstelik ö mrünün son demlerini Mısır'da geçirmesine rağmen bu duruma düşmüştür.

İslam dünyasının birikimlerinin paylaşılması, tecrübelerinin birbirlerinden yararlanılması gerekir. Bizler bir Arap, Fars ve Ürdü çalışmasını tercüme ederken bizim ülkemizdeki entellektüel birikimden yararlanılmaması herkes için büyük bir kayıp.

Bunun üstesinden gelmenin iki yolu vardır.
1. Dil engelini ortadan kaldırmak, yani ortak bir ilim dili oluşturmak. Genelde batının ortak ilim dilleri (ingilizce, fransızca) varken biz bunu Arapça olarak oturtabiliriz. Fakat bu durum özellikle Türk aydınları için (özellikle dini alanda çalışanlar için) büyük bir zaman kaybı ve serbest düşünmesini engelleyecektir. 
2. İslam teşkilatı bünyesinde kurulacak olan bir kültür komisyonunun Arapça olmayan dillerde yapılan ilmi çalışmaların özetlerini her yıl yayınlaması ve hatta diğer dillerde yapılan ilmi çalışmaları da Türkçe'ye, Farça'ya, Ürduca'ya özet şeklinde yayınlayarak ilim camiasına sunması büyük bir yarar olur. Bu şekilde konuyla ilgili çalışanlar kendi alanlarıyla ilgili yapılan farklı ulusların çalışmalarından haberdar olabilir, bu çalışmaların kendi dillerine çevrilmesini sağlayabilir.
3. İslam Teşkilatı ve bazı üniversitelerin ortaklaşa oluşturdukları bir tercüme birimi oluşturulup, önemli çalışmaları ana islam dillerine (Arapça, Türkçe, Farsça, Ürduca'ya) çevirisinin yapılması sağlanmalıdır.
4. Türkiye'de kurulacak olan bir Türkoloji Enstitüsü de özellikle Türk dünyasının eserlerini Türkiye türkçesine kazandıracağı gibi, bizim önemli eserlerimizi de diğer lehçelere çevirmesi sağlanmalıdır. Bu durum özellikle akraba kavimlerin birbirlerini tanımaları sağlanmalıdır. 
5. Nisbeten az konuşulan müslüman dillerine (kürtçe, svahili, peştu) de önemli eserleri (özellikle dini ve kültürel) çevrilerek onların hem ana islami damarla temaslarının kopması engelleneceği gibi, batılı eserlerin istilasından da kurtulması sağlanacaktır.

Bu çalışmalar müslüman dünyasında korkunç bir zihni birikimi sağlayacağı gibi, müslümanların birbirlerinden yararlanmasını da sağlayacak ve hatta birbirlerini daha iyi tanımalarını da sağlayacaktır.