Gidiyorlar işte!
Adam boş kalan dikiş makinalarının arasında sağa sola volta atar gibi adımlarken yarı öfke, yarı sitemle şöyle diyordu: “Suriyeliler gitsin diyordunuz. Aha gittiler! İki kişi kalakaldık dükkânda. Beş kişilik makinem boş, siparişler elimde kaldı, şimdi kim yapacak bu işleri? İşte rahatladınız!”
Geçtiğimiz gün köşemde bu meseleye dair yazmıştım ve şöyle demiştim; Suriyelilerin dönüşü ile ilgili asıl soru ‘ekonomimiz buna ne kadar hazır?’
Suriyeli misafirler için geri dönüş başladı. Onurlu ve güvenli şekilde evlerine ve ülkelerine dönüyorlar. Bu dönüş ile birlikte, iş gücü istihdamının büyük bölümünü Suriyeliler üzerinden oluşturan fabrikalar, atölyeler, tamirciler, oto boyacıları, tornacılar velhasıl neredeyse bütün sektörlerde iş yapan kobi ve esnaf kara kara düşünüyor. Zira, yerlerine istihdam edebilecekleri nitelikli ve niteliksiz iş gücü bulmak çok zor olacak.
Üretim kapasitelerinde büyük düşüşler olacak. Ucuz ve kolay bulunabilir iş gücünü oluşturan Suriyelilerin ardından yerlerine konulacak istihdamda fiyatlar yükselecek ve bu maliyetlere yansıyacak. Tabi olarak üretimdeki maliyet artışı tüketici fiyatlarına yeni bir zam dalgası olarak eklenecek.
Bunun yanında bu dönüşün toplumsal psikoloji ve sosyolojik açıdan olumlu yönleri de var elbette. Uzun zamandan beri Suriyelilerle ilgili yapılan aleyhte propaganda sebebi ile toplum üzerinde oluşan olumsuz algı sebebiyle ayrışmalar ve kamplaşmaların önü kesilmiş olacaktır.
Ev kiralarının bir miktar düşme olasılığı varsayılabilir.
Ben ve benim gibi Suriyeliler konusunda geldiği günden bu yana müspet şeyler düşünen, “ensar-muhacir” tarafından bakanların ise en çok sevindiği konu, Suriye’de savaş ve zulmün bitmesi olmuştur şüphesiz.
Kardeşlerimizin güven içinde evlerine dönmeleri ve yurtlarında güvenlik içinde yaşamlarını sürdüreceklerini bilmek çok güzel bir duygu.