İstanbul
KAPALI
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce

ABD'nin DEAŞ fırıldağı!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

Suriye'de Baas rejiminin yıkılmasının ardındaki en büyük gerçekliği ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump açıkladı.

Trump; “Suriye'de kimin kazandığını ben biliyorum. Bence Türkiye kazandı" diyerek, Ortadoğu'da bundan böyle anahtarın Türkiye'nin elinde olduğunu söyleyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a övgüler yağdırdı.

Trump'ın, Suriye özelinde Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili sarf ettiği sözler, "Modern monşerler" tarafından zekice tefsir edilip 'Türkiye'ye tuzak kuruyor' şeklinde yorumlandı.

Mümkün müdür?

Söz konusu büyük şeytan ABD olunca elbette her türlü tezgah mümkündür.

Ancak bizim modern aydınların meramı bu değil!

Düne kadar atılacak her adımda "Amerika ne der" cümleleriyle başlayan layüsel güç merkezi ve tartışmasız otorite olarak gördükleri ABD'ye, tabi olarak bizim baktığımız gibi büyük şeytan olarak görmüyorlar.

Aksine en büyük güç merkezi olarak gördükleri ABD'nin seçilmiş Başkanı'nın, Türkiye ve onun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Suriye'de elde ettiği stratejik zaferi doğru okuması ve ifade etmesini hazmedemiyorlar, kaldıramıyorlar!

Zira içlerinde biriktirdikleri Erdoğan nefretinden gözleri ve vicdanları kör olmuş.

Trump'ın anladığı hakikati dahi tasavvur edemeyecek kadar akıl tutulmasına metfun olmuş bir zümre bunlar.

Asıl mevzuya gelelim.

ABD, güç erklerinin yönettiği müesses bir nizama sahiptir.

ABD Başkanı tek başına mutlak güç değildir.

Ulusal çıkarları ve ulusal güvenliği üzerine bina edilmiş bir yönetime sahiptir.

Pentagon, Centcom, Kongre, CIA ve kendi içinde birçok karar merci bulunuyor ABD'nin.

Trump'ın söylediklerinden daha çok, 20 Ocak sonrasında Başkanlık koltuğuna oturduktan sonraki icraatları önemli olacaktır.

Türkiye'nin kırmızı çizgisi olan PYD PKK terör örgütünün Suriye'den çıkartılması Türkiye'nin tavizsiz son kararıdır.

Trump, bu konuda nasıl bir karar verecek ve nasıl bir yol haritası izleyecek göreceğiz.

Mevcut ABD Dışişleri Bakanı Yahudi Blinken, apar topar geldiği Türkiye ziyaretinin ardından "PYD'nin DEAŞ ile mücadele için Suriye’nin doğusunda kalması gerekiyor" şeklinde açıklama yapması ABD müesses nizamının ve Siyonist İsrail Terör örgütünün Suriye siyasetinde dizayn edici olarak rol kapma hayalinden vaz geçmediğini gösteriyor.

Suriye'nin Esed rejiminden kurtulduğu gün Pentagon tarafından yapılan açıklama ile Suriye'de 75 DEAŞ hedefinin bombalandığını söylemesi, dün de 12 DEAŞ militanının öldürüldüğünü duyurması tam anlamıyla bir Amerikan fırıldağıdır!

Açıklamada yer ve koordinat bilgilerinin yer almaması bunun en büyük delilidir.

"Yapılmayan bir operasyon ve hayali DEAŞ operasyonu" haberiyle, düzmece bir sanal düşman üzerinden daha önce Irak'ta kurduğu tezgahı Suriye'de de uygulamaya koymak isteyen ABD, bu şekilde terör örgütü PKK YPG'nin Suriye'nin doğusunda kalması için Uluslararası camiada meşruiyet gerekçesi oluşturma çabası içerisindedir. 

Ancak şu andan itibaren ABD ve İsrail'in ne istediğinin ve ne dediğinin hiçbir önemi yok. Zira artık bölge de oyun kurucu olan ve anti emperyalist duruşu ile Ortadoğu'da söz sahibi olan en büyük güç Türkiye'dir.

ABD ve diğer emperyalistler, artık Türkiye'den habersiz hiçbir planın işleyemeyeceğini gördü, anladı ve buna biat edecekler.

Suriye'de yaşayan Arap nüfusu yaşadıkları beldelerden zorla sürerek topraklarını işgal eden ABD destekli PKK PYD terör örgütü, işgal ettiği Suriye topraklarından en kısa sürede imha edilecek ve sürülecektir.

Aslında bu süreç çok uzun sürmeyebilir.

SMO ve bölgede yaşayan Arap aşiretleri hatta Kürtler bile PKK'ya karşı saha da büyük bir mücadele sürdürüyor.

Önümüzdeki birkaç gün içinde "Ayn el-Arab" özgürleştirilebilir. Rakka kısmi olarak ele geçirildi. Ardından PKK'nın ABD marifetiyle çöktüğü diğer beldeler süratli bir şekilde SMO ve Suriyeliler tarafından kurtarılacaktır.

Bu cihetten bakılırsa belki de Trump Başkanlık koltuğuna oturduğunda Suriye PKK YPG terör örgütünden tamamen temizlenmiş olacak ve ABD ile aramızda tartışacak bir PYD meselesi kalmayacaktır. 

Başa dönersek; Bir ABD Başkanının, ülkemin Cumhurbaşkanı ve ülkem den övgülerle bahsetmesi, bir Türk vatandaşı olarak beni elbette gururlandırdı ve hoşuma gitti.

Şunu da biliyorum; Ülkemin ve sayın Erdoğan'ın gücünü ve omurgalı duruşunu anlamak için illa Trump'ın ya da başka bir batılı liderin ağzından duymamda gerekmiyor...