Trump mı, Harris mi?
ABD'de yaklaşan başkanlık seçimi ile ilgili gelişmeleri an be an takip ediyoruz.
Televizyon kanallarının daimi olan ve olmayan konukları hararetle ABD'yi ve başkan adaylarını konuşuyor.
Doğrusu, biz de keyifle izliyoruz
Başkan Trump'mı olacak, yoksa Kamala Harris'mi?
ABD'nin siyonist ve bunak başkanı Biden, dünyayı savaşlarla kana bulayarak 3. Dünya savaşının eşiğine getirdi ve nihayet başkanlık yarışından çekildiğini açıkladı.
Medyanın ana gündemi 'Türkiye'nin milli menfaatleri açısından Trump mı yoksa Harris mi iyi olur?'
Sorunun cevabı çok basit aslında!
-Hiçbiri!
Amerikan müesses nizamı, emperyal sistemin ve siyonistlerin çarklarına hizmet edecek şekilde tasarlanmıştır.
Dış politikaları tamamen bunların çıkarlarına odaklıdır.
Ortadoğu politikaları hiç değişmez mesela!
ABD'nin, teknoloji, savunma sanayi ve diğer endüstriyel alanlarda ne kadar güce sahip olduğu aşikar elbette.
Günlük hayatımızda kullandığımız teknolojinin buyük bölümü ABD patentli ya da amerikalılar tarafından keşfedilmiş.
Elektrik v.s..
Konuya dönecek olursak; ABD'de demokratik seçimler yapılır. Amerikan demokrasisi gereği herkesin başkan olma hakkı bulunur ve bir başkan seçilir ama ülkeyi yönetmez.
Müesses amerikan nizamının kendisine çizdiği dar bir alanda yönetiyormuş gibi yapar.
Trump'ın birkaç yıl önce küresel sisteme meydan okumalarını ve gerçekten sıkı bir mücadele verdigini tüm dünya gördü.
Amerikan kamuoyunu hayli heyecanlandıran umut verici sözlerle oy oranını ciddi sekilde artırdı.
Ozellikle ABD'nin Ortadoğu ve Ukrayna politikalarında tarihi bir değişime giderek amerikan üslerini ve askerlerini bölgeden tahliye edeceğini söylemesi kamuoyunda bir beklenti oluşturdu.
Zira, amerikan halkı, geleneksel emperyalist dış politikadan rahatsızlık duyuyor.
Vergilerinin İsrail'e veya Ukrayna'ya silah olarak gonderilmesinden son derece rahatsız.
Ortalama bir ABD vatandaşı aynen şöyle söylüyor; Bana ne Ukrayna'dan! Bana ne İsrail'den! Bana ne Ortadoğu'dan!…
Trump'in şimdilerde ağız değiştirerek İsrail Terör Örgütüne yaranmaya çalışması ve "Daha fazla destek" sözü vermesi bir seçim stratejisi midir, yoksa Trump'ın siyasi duruşu mu değiş(tirildi)ti bilemeyiz.
Ancak herhangi bir topluluğun mevcut Dünya konjonktürunde değişmez varoluşsal gerçeği şu ki; Ekonominiz, savunmanız ve milli iradeniz çok güçlü olmak zorunda!
Tam bağımsızlığın üç sac ayağı vardır; Güçlü ekonomi, güçlü ordu ve güçlü yönetim!..
Bunlara sahip olamazsanız, ülke olarak, seçilecek amerikan başkanının kuracağı bir cümle içinde kendi ülkenize ikbal arayacak kadar ezik, yönetilebilir ve kullanmaya elverişli bir aparat devletçik olursunuz.
Soruyu tekrar soralım;
Trump mı?
Kamala mı?
Cevap; Ekonomisi, ordusu, savunma sanayisi, demokrasisi, siyasi iradesi güçlü Türkiye...